Osmanlı İmparatorluğunda Sadr-ı Azam Kethüdası tarafından bugünkü İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bazı görevler yürütülmekteydi. 18 Ekim 1859 yılında Dahiliye Nezareti yeni esaslara göre şekillenmiş, fakat Hukuk Müşavirliği birimi bu teşkilatlanmanın içinde yer almamıştır. Meşrutiyetten sonra, 23 Aralık 1913 yılında yürürlüğe giren 'Kanun' niteliğinde bulunan 'Nizamname' ile Dahiliye Nezareti merkez teşkilatında Müsteşar Muavini aynı zamanda Nezaret Hukuk Müşaviri olarak zikredilmiştir. 22 Mayıs 1930 tarihli 1624 sayılı 'Dahiliye Vekaleti Teşkilat Kanununun' 6. maddesinde Hukuk Müşavirliğinin müşavirlik ve muhasebat kısımlarından oluştuğu belirtilmiştir. 1700 sayılı Memurları Kanunun 18 ve 26. maddelerinde Hukuk Müşavirliğine benzer görevler tevdi edilmiştir. Halen 14.02.1985 tarih 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14 üncü maddesinin (c) fıkrasına göre kurulmuş bir danışma birimi olarak görevini ifa etmektedir.
29.12.2014-28.06.2017
23.07.2013-26.12.2014
07.09.2011-03.10.2012
12.10.2006-13.06.2011
16.06.2006-06.10.2006
4.11.2004-26.05.2006
22.04.2003-17.09.2004
14.11.2001-04.10.2002
28.06.1994-26.10.2001
29.09.1993-28.06.1994
11.05.1993-24.09.1993
Müşavirliğimizin görevleri 3152 sayılı Teşkilat Kanunu'nun 17 nci maddesinde belirtilmiştir.
a-Bakanlığın diğer birimlerince sorulan konular ile hukuki, mali, cezai sonuç doğuracak işlemler hakkında görüş bildirmek,
b-Bakanlığın menfaatlerini koruyucu anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
c-8 Ocak 1943 tarih ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre idari ve adli davalarda gerekli bilgileri hazırlamak ve hazineyi ilgilendirmeyen idari davalarda Bakanlığı temsil etmek,
d-Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve proğrama uygun çalışmasını temin etmek amacıyla gerekli hukuki teklifleri hazırlamak ve Bakana sunmak,
e-Bakanlık kuruluşları tarafından hazırlanan veya diğer bakanlıklardan yahut Başbakanlıktan gönderilen kanun, tüzük, yönetmelik tasarılarını hukuki açıdan inceleyerek görüşlerini bildirmek,
f-Dernekler Kanunu'na göre dernek tüzüklerini incelemek,
g-Diğer kanunlarla ve bakanlıkça verilen görevleri yapmak'.
Müşavirliğimize verilen bu görevleri dört ana grupta toplamak mümkündür.
A) Mevzuatın oluşmasına yardımcı görevler,
B) Müşavirlik hizmetleri,
C) Muhakemat işleri,
D) Personel, İdari ve Mali İşlere İlişkin Görevler.
Anayasamızda da ifadesini bulduğu üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Atatürk ilkelerine bağlı, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Anayasa Mahkememiz; bu görüşe dayanak teşkil edebilecek (09 Ekim 1996 tarih ve 22872 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan E:1995/11, K:1995/63 sayılı) kararında hukuk devletinin ne anlama geldiğini kapsamlı bir şekilde şöyle ortaya koymaktadır. 'Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her anlamda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.'
Bu ilke ve düşüncelerden hareketle, hukuk devletine ilişkin yaklaşımlar değerlendirildiğinde; devletin hukuka bağlılığının güvencelerinin sağlanması, bireysel temel hak ve özgürlüklerin korunması, güçler ayrılığı ilkesi, yasallık ilkesi, hukuk önünde eşitlik, hak arama yollarının açık olması, yönetimi ve kamu görevlilerini (cezai ve hukuki sorumluluk) eylem ve işlemlerinde sorumlu tutmak, kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ve hukukun evrensel ilkelerine itibar edilmesi gibi hususları hukuk devletinin gerekleri arasında sayabiliriz.
Bakanlığımız hukuk müşavirliği; kanunlarla kendisine tevdi edilen görevleri yerine getirirken hukuk devletinin bu ilkelerine saygılı olmak bilinç ve sorumluluğu içinde bulunmaktır.