Modal content
×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.
 
2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır.

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,
5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

  • e-Devlet
  • Diğer Bakanlıklar
    • Adalet Bakanlığı
    • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
    • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
    • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
    • Dışişleri Bakanlığı
    • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
    • Gençlik ve Spor Bakanlığı
    • Hazine ve Maliye Bakanlığı
    • Kültür ve Turizm Bakanlığı
    • Millî Eğitim Bakanlığı
    • Millî Savunma Bakanlığı
    • Sağlık Bakanlığı
    • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
    • Tarım ve Orman Bakanlığı
    • Ticaret Bakanlığı
    • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
  • BAKANLIK

    BAKANLIK

    • Hakkımızda
    • Teşkilat Şeması
    • Tarihçe
    • Projeler
    • Yayınlar
    • Mevzuat
    • Kurumsal Kimlik
    • Sıkça Sorulan Sorular
    BAKANLIK BİRİMLERİ
    HİZMET BİRİMLERİ
    Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı KİHBİ Dairesi Başkanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
    Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Personel Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı
    İller İdaresi Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Başkanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi İç Denetim Birimi Başkanlığı
    BAĞLI KURULUŞLAR
    Emniyet Genel Müdürlüğü Jandarma Genel Komutanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığı Göç İdaresi Başkanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • HİZMETLERİMİZ
  • FAALİYETLERİMİZ
  • GÜNDEM

    GÜNDEM

    • Bakandan Haberler
    • Haberler
    • Duyurular
    • Basın Açıklamaları
  • VALİLİKLER
  • İLETİŞİM
  • BAKANLIK
    • Hakkımızda
    • Teşkilat Şeması
    • Tarihçe
    • Projeler
    • Yayınlar
    • Mevzuat
    • Kurumsal Kimlik
    • Sıkça Sorulan Sorular
    • BAKANLIK BİRİMLERİ
      • HİZMET BİRİMLERİ
        • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
        • Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü
        • AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı
        • KİHBİ Dairesi Başkanlığı
        • Eğitim Dairesi Başkanlığı
        • Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
        • Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü
        • Personel Genel Müdürlüğü
        • Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
        • Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı
        • Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü
        • İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı
        • İller İdaresi Genel Müdürlüğü
        • Strateji Geliştirme Başkanlığı
        • Araştırma ve Etütler Merkezi
        • Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi
        • İç Denetim Birimi Başkanlığı
      • BAĞLI KURULUŞLAR
        • Emniyet Genel Müdürlüğü
        • Jandarma Genel Komutanlığı
        • Sahil Güvenlik Komutanlığı
        • Göç İdaresi Başkanlığı
        • Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • HİZMETLERİMİZ
  • FAALİYETLERİMİZ
  • GÜNDEM
    • Bakandan Haberler
    • Haberler
    • Duyurular
    • Basın Açıklamaları
  • VALİLİKLER
  • İLETİŞİM
 
 

Bakan Soylu, AA Editör Masası'na konuk oldu

17.10.2018
 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin, "Rezidansla ilgili savcılığın aldığı bir karar var. O talebe olumlu cevap verebilmek ve bunu sağlayabilmek ilgili ülkenin (Suudi Arabistan) onayıyla mümkündür. İlgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren orada bu soruşturmaya yönelik adımlar atılacaktır." dedi.
            Soylu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
            Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın resmi işlemler için 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra kaybolmasına ilişkin, "Soruşturmadaki son durum nedir? Türkiye'nin elinde iddia edildiği gibi bir ses veya görüntü kaydı var mı?" sorusu üzerine Soylu, konuyla ilgili soruşturmanın sürdüğünü hatırlattı.
            "Buna tırnak içerisinde '2 Ekim olayı' diyebiliriz. Sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil." vurgusu yapan Soylu, uluslararası anlaşmalara göre, konsoloslukların, büyükelçiliklerin başka bir ülke toprağı olduğunun altını çizdi. Soylu, "Bu sebeple büyükelçilikte olması, uluslararası açıdan da Türkiye açısından da bütün dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir olay olarak değerlendirebiliriz." dedi.
            Buna benzer olayların dünyada çok yaşanmadığını ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
            "Olayın ilk duyulduğu, ihbarın ilk geldiği, nişanlısının bu konuyu ilk dillendirdiği andan itibaren, Türkiye, ilk dakikadan itibaren iki şeyi iyi bir meziyetle sergiledi; hukukun gereğini, ikincisi de soğukkanlılığı. Bunu da şunlarla tahkim etti; uluslararası sözleşmelere riayet etti, aynı zamanda da açık ve şeffaf adımlar attı. Bir şeyi daha tahkim etti Türkiye, hem uluslararası alanda işbirliğini, hem bahsedilen ülkeyle gerçekleştirilebilecek işbirliği konusunda sabırlı davrandı, bütün dünyayla da bunları paylaştı."
            Yargı sürecinin devam ettiğini anlatan Soylu, ihbarın geldiği ilk andan itibaren adım atıldığını, sürecin hukukun gözetimi altına alındığını aktardı.
            Konsoloslukta yapılan incelemeyi anımsatan Soylu, Viyana Sözleşmesi kapsamında ilgili ülkenin talebi üzerine bunun sağlanabileceğini, söz konusu ülkeden gelen taleple bunun gerçekleştirildiğini dile getirdi.
            - "İlgili ülkenin onayıyla mümkündür"
            İçişleri Bakanı Soylu, "Rezidansla ilgili savcılığın aldığı bir karar var. O talebe olumlu cevap verebilmek ve bunu sağlayabilmek ilgili ülkenin onayıyla mümkündür. İlgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren orada da bu soruşturmaya yönelik adımlar atılacaktır." diye konuştu.
            "Henüz böyle bir onay yok mu?" sorusuna Soylu, "Bir kabul var ama başlamasına yönelik adımda ortak bir mutabakat gerekir. Bu ortak mutabakat bekleniyor. Ortak mutabakat sağlandığı andan itibaren bu adım da gerçekleşir." yanıtını verdi.
            Suudi Arabistan tarafından konsoloslukla ilgili izin vermesinin, bu yönde talepte bulunması arasında yaklaşık 2 hafta olduğunun hatırlatılarak, bu konuda gecikme olup olmadığının sorulması üzerine Soylu, sabırla olayın sonucunun beklenmesi gerektiğini bildirdi. Uluslararası alanda, medyada, iletişim ağlarında çeşitli değerlendirmeler yapıldığını söyleyen Soylu, bunların bazılarının kulaktan dolma, sızan kırıntılardan yapılan değerlendirmeler olduğunu, bunların her biriyle ilgili bir adım atmanın yargılamanın doğruluğuna, sürece halel getireceğini vurguladı.
            - "Meseleyi, şeffaf ve dünyaya açık yönettik"
            Soylu, "Bu meseleyi hukukun verdiği ölçüler içinde, şeffaf ve dünyaya açık yönettik, yönetmeye de devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
            ABD Başkanı Donald Trump'ın "Olay korkunç" şeklindeki açıklamaları hatırlatılarak, "ABD Başkanı'na bunun korkunç olduğunu söyleten şey ne olabilir? Neden insanların, öldürüldüğü, bavullara konularak taşındığı şeyleri üretecek bir zemin var?" sorusu üzerine Soylu, konsolosluktaki incelemeyi anımsatarak, şunları kaydetti:
            "Bu izin daha önce verilmiş olsaydı belki bu tartışmalar hiç oluşmayacaktı ama bu izni verme kabiliyeti de ilgili devlete ait. Bu iznin verilmesi geciktikçe, bu tip değerlendirmelerin, sözlerin olması da gayet normal. İnsanlar bir olay var, bu olayla bütün dünya ilgileniyor, ABD Başkanı bu olay üzerine bir değerlendirme yapıyor. Bu, bizlere soruluyor. Biz o günden itibaren bu konuda hiç değerlendirme yapmadık, ben ilk kez konuşuyorum. Çünkü hakikaten, uluslararası alanda önemli bir mesele, her gün bu tip meselelerle karşılaşıyor değiliz. Biz bu meseleyi çok ciddi şekilde ele almak durumundayız. Bu sadece dünyanın takip ettiği mesele değil, bizim hukukumuzun da imtihanı aynı zamanda. Hukuk devleti olmamızın da imtihanı ama başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün kurumlarıyla birimleriyle bu meseleye ciddi, sorumlu, kendi ülkesi içinde bulunan insanın, başka ülkenin büyükelçiliğine, topraklarına girdiği andan itibaren kendi sınırlarıyla ilgili çok iyi çerçevelediği bir durum söz konusu. Biz bunu bugüne kadar, hukukun kendi ilkeleri çerçevesinde yönettiğimizi, bundan sonra da adımlarımızı böyle atacağımızı, herkesin bir şey söyleyebilme hakkı var, söylüyor zaten. Siz bir izin verseniz de vermeseniz de, değerlendirme yapsanız da yapmasanız da bunu söylemeye devam edecektir. ABD Başkanı da, Suudi Kralı da söyleyecektir ama esas söz yargının ve hukukun sözüdür. O ortaya çıktığı andan itibaren, deliller, kanıtlar adı altında... Hep birlikte biz de sonucunu görebilmek kabiliyetindeyiz."
            "Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması olayında Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı, konsoloslukta ne olduğunu biliyor mu?" sorusuna karşılık Soylu, "Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı konsoloslukta ne olup ne olmadığını, yargılamanın sonucunda bilir. Dünya nasıl biliyor onu hep beraber görüyoruz." cevabını verdi.
            Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esenboğa Havalimanı'nda Moldova'ya hareketinden önce ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmesi ve ABD'nin Kaşıkçı olayını "Suud'un hamisi" olarak sahiplendiği iddialarına karşılık Soylu, "Bunların hepsi değerlendirilebilir. Beyan farklılıklarından aslında böyle bir çizgiye de girilemeyeceği apaçık ortadadır. Üç gün önce başka, üç gün sonra başka bir şey. Dünya kamuoyuna söyleyebileceğim en diri cümle şudur; herkes soruşturmanın sonucunu beklesin." değerlendirmesinde bulundu.
            Soylu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
            "Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin. Bir soruşturmanın sonucunda gerek savcılık gerekse kolluk kuvvetleri bu konudaki araştırmanın sonucunu titizlikle ortaya koyarlar ve bütün dünyaya burada neyin olduğunu, ulaşabildilerse hangi delillere ulaştıklarını ortaya koyarlar. Bunun ötesinde bu meselede çok fazla söz tüketmek kanaatimce israftır. Amerikan Başkanı dünya gündemine bu olayla gelmek ister, tekrar bu olaylar üzerinden değerlendirme yapmak ister o da onların kendi tasarrufudur. Buna da karışacak bir durumumuz söz konusu değil."
            - "Kendi kanaatlerim var"
            Kaşıkçı'nın öldürüldüğü ve Amerikan medyasında da bazı ses kayıtlarının olduğu iddialarının sorulması üzerine de Soylu, "Bunların hepsi yargılama sonucu ortaya çıkacaktır. Amerika üzerinden bana bir değerlendirme yaptırmayın. Kendimi Amerika'ya karşı zor tutuyorum. Bir hasımlığımız da söz konusu. Yaptığı değerlendirmeleri kendileri ortaya koysunlar." yanıtını verdi.
"Süleyman Soylu'ya göre Cemal Kaşıkçı hayatta mı? Öldürüldü mü?" sorusuna Soylu, şu karşılığı verdi:
            "Kendi kanaatlerim var. Bu kanaatleri bir Süleyman Soylu olarak söyleyebilme kabiliyetine sahip değilim. Aynı zamanda İçişleri Bakanıyım. Bu kanaatler, herkes gibi benim de şahsi olarak değerlendirmelerim söz konusu. Kanaatlerim kuvvetli. Bu yargılamanın işidir."
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Keşke Rakka'ya gidebilseydik, keşke oralarda olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır." dedi.
            Suriyeliler konusunda toplumdaki genel yaklaşımın nasıl olduğuyla ilgili bir soru üzerine Soylu, şunları söyledi:
            "Çok olumsuz başladı ama bir alışma süreci devam ediyor. Suriyelilerin bizim ekonomimize de katkısını maalesef iş adamları dillendirmiyorlar. Ben göçle sorumlu bir bakanım, bunu söylemek zorundayım. Çalışma Bakanlığım döneminde iş adamları bize geldiler; 'Biz bunları kaçak çalıştırmayalım' dediler. 'Çok iyi olur' dedik. Sendikaların itirazına rağmen biz Suriyelilerin çalışması konusunda yasa çıkarttık. 'Siz yasa çıkartın biz bunların hepsini kayıt altına alacağız.' dediler ama sözlerinde durmadılar. Kusura bakmasınlar. Yani ben bu konuda çok daha fazla şey söylerim."
            Hükümet olarak, Suriyelilerle ilgili üzerlerine düşen sorumlulukların tamamını yerine getirdiklerini bildiren Soylu, şöyle konuştu:
            "Vatandaşımızın bu konuda alicenaplığı, hamiyetperverliği, ahde vefası, komşuluk hukuku en üst seviyede devam etmektedir. Suriyelilerin eksikleri yok mu, her insanın eksiği, yanlışı var, onların eksikleri, yanlışları var. Şımarıkları yok mu, var. Hata yapanları yok mu, var. Suça eğilimli olanları yok mu, var. Bizim görevimiz de mümkün olduğunca onları disiplin altına almaktır. Bunu yapmaya çalışıyor muyuz, açık söyleyeyim sert de yapıyoruz. Burada sağduyulu bir tablo ortaya koymak lazım, bir de bu işin sonuna bakmak lazım. Bizim bu nesil her şeyi gördü, bizden büyük olanlar da her şeyi gördü. Bizden sonraki nesle iyi bir Türkiye bırakıyoruz. Etrafında Suriye'den milyonlarca insanın dost olarak bildiği, bileceği bir Türkiye bırakıyoruz. Avrupa'ya gittiğine kafasını kaldırdığı zaman, 'Siz insanlık adına şunu yapmadınız' diyebilecek değil, tam tersi 'Biz yaptık siz bizi yalnız bıraktınız' diyebileceği bir Türkiye tablosu bırakıyoruz. Buna ait birtakım maliyetlerimiz var. Ama bu maliyetlerimiz, yaptığımız ve geleceğimize bırakacağımız insani kazançlarımızın çok üzerinde değildir. Bunu böyle görmek lazım."
            - "Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var"
            Soylu, "Terörle mücadelede gelinen çalışmalar hangi aşamada? Bölücü örgüt mensuplarının güvenlik kuvvetlerine füze kullandığı bilgisi doğru mu, doğruysa bu füzelerin menşei nedir?" soruları üzerine şunları kaydetti:
            "Terörle mücadele sadece sahada mücadele meselesi değildir. Bu bir irade meselesidir. Bunun bir uluslararası aksı var, adamı rahat bırakmazlar. Bir karşılığı var. Şimdi Türkiye sadece dağlarda kahramanlarımızla birlikte terörle mücadele etmiyor. Bunu yapıyor, uluslararası zeminde bunun meşruiyetini çok güzel ortaya koyuyor. Bir de etrafımızdaki coğrafyada bunu çok iyi yönetiyor. Biz İdlib'i bilmezsek DEAŞ saldırıları konusunda çaresiz kalırız. Öyle kolay bir iş değil. 'Orada ne işimiz var, bizim şurada ne işimiz var?' diyenler var. Sadece iktidara muhalefet etmek için bu sözler söylenmez. Çünkü bunlar güvenlik meseleleri ve milli meselelerdir. Evet, bizim Afrin'de işimiz var. Eğer bomba Afrin'de hazırlanıyorsa, terör örgütü Afrin'de eğitiliyorsa, kendilerine göre kuzey, bize göre güneyde bir hat oluşturup, orada Türkiye'yi sınırlayacak bir çerçeve oluşturmaya çalışıyorlarsa bizim Afrin'de işimiz var. Bizim Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var."
            Dünyadaki yeni güvenlik konseptine göre, bir ülkenin güvenliğinin sadece kendi sınırları içerisinde başlamadığını, başka ülkelerin sınırlarından hatta başka ülkelerin merkezlerinden geçtiğini vurgulayan Soylu, "Terörün olduğu yerde, kaynağında kurutmaktır yeni konsept. Bu konsepte eğer biz ayak uyduramazsak, ayak uyduranların uyduları haline geliriz. Bizim ülkemize ve milletimize bunu yapmaya hakkımız yok. Keşke Rakka'ya girebilseydik, keşke oralara kadar gidebilseydik. Keşke orada olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır. Bunu sağlayan bir Türkiye, terörü önleyici bir Türkiye olarak ortaya çıkar. Geçen sene aileleri üzerinden ikna yöntemiyle 170 teröristi Türkiye'ye getirdik ve adalete teslim ettik. Örgütten kaçtılar bunlar. Kendileri teslim olanlar değil, kendileri teslim olanlar ayrı. Bu sene de 119 sayısına ulaştık. Yani terör örgütü Türkiye'den 70 kişiyi ikna etti, dağa götürdü. Biz 119 kişiyi ikna ettik, Türkiye'ye getirdik." diye konuştu.
            - "Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya"
            Soylu, terörü ortadan kaldırmak için tek bir yöntem kullanılmadığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
            "Bir taraftan İHA'larımız, bir taraftan SİHA'larımız, bir taraftan ATAK helikopterlerimiz, bir taraftan sınır ötesi operasyonlarımız, bir taraftan terörün finansmanına yönelik kayyum belediyeler. Ne olacak, 31 Mart'tan sonra birtakım belediyelerin HDP'ye geçeceği söyleniyor, diyelim ki geçti. Ne yapacakları belli, dedikleri şu; '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde, eğer burada çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdi dağa gönderin'. Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım, seyredelim mi? Tekrar eski günlere geri mi dönelim. 'Sen nasıl dağa gittin diye soruyoruz?'. Yüzlerce, binlerce ifade var; 'Ben partinin ilçe binasına gittim, buradan beni aldılar, sınıra getirdiler, sınırda şu şahsa verdiler, o beni öbür tarafa geçirdi'. Şimdi bunu sağlayan bir yapıyı engellemek için millet bize vazife verdi. Millet bize başka bir şey için vazife vermedi ki. Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabını yapıyorlar. Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adımı atabilmektir. İşin doğrusu bu. Onların muhtar belirlemeden, PKK ile iltisaklı ve irtibatlı muhtarları belirleyip ona göre adım atabilmektir."
            Bazı ülkelerin bölücü terör örgütüne mühimmat ve moral desteği verdiğine işaret eden Soylu, "Terör örgütü bu mücadeleyi nereden alıyor? Çok basit; AT-4 füzesini kim veriyorsa ondan. Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya. Kimse göndermiyor. Bu sadece mühimmat göndermek değil. Terör örgütüne moral sağlamaktır, moral desteği vermektir. Yani sadece mühimmatla baş edersiniz, teröristi etkisiz hale getirirsiniz, bunları yaparız. Ama o moral destek... Amerika gibi bir ülke, İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına yaptırım uyguluyor, terör örgütüne de destek sağlıyor. Şimdi bunu hangi akılla izah edersiniz? İster yaptırsın, ister yaptırmasın çok büyük bir ehemmiyeti yok." diye konuştu.
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Şunun bilinmesini isterim, bir kere suç oranının Türkiye'de genel nüfusa oranı 2,5'tir. Suriyelilerin de 0,8'dir. Bu, üçte birinin altındadır yani. Bu 0,8'in de büyük bölümü kendi aralarındaki tartışmadır. Yüzde 50'si, yüzde 60'ı kendi aralarındaki tartışmadan kaynaklanmaktadır." dedi. 
            Bakan Soylu, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda yasa dışı göçle mücadeleye ilişkin soru üzerine, göç konusunda Avrupa'nın fark etmediği Afganistan meselesinin bulunduğuna dikkati çekti. 
            Soylu, "Afganistan meselesinde ne oluyor da bu noktaya gidiyor? Basit bir şey söyleyeyim. Türkiye'nin 15 Temmuz'daki Amerikan Büyükelçisi bugün Afganistan'dadır. Ne rejim değişmişse Afganistan'da, göç ve uyuşturucu konusunda, bu adam gittikten sonra değişmiştir." ifadesini kullandı. 
            Afganistan'dan Türkiye'ye ciddi bir şekilde düzensiz göçmen akımının olduğunu ve bu konuda bir yönlendirmenin bulunduğunu aktaran Soylu, "İkincisi uyuşturucu konusunda Afganistan'dan ciddi bir yönlendirme var. Özellikle afyon konusunda ciddi bir yönlendirme var. Çünkü geçen gün yine Afgan muhataplarımızla görüştük, özellikle orada 'afyon ekim' konusu Amerika'nın orayı işgalinden sonra onlarca kat daha arttı. Onun da siyasi bir atak olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 
            Soylu, Afganistan'da düzensiz göç, asayiş, uyuşturucu konusunun kontrol altında tutulmadığının altını çizerek, sadece Türklere ait alanın kontrol altında olduğunu bildirdi. 
            - Suriyelilerin Türkiye'ye entegrasyonu 
            Bakan Soylu, Suriyelilerin, Türkiye'ye entegrasyonunda sorun yaşanıp yaşanmadığına ve suça karışma oranlarının ne olduğuna ilişkin soru üzerine, her şeyden önce Türkiye'nin bu kadar yoğun bir göçü ilk kez deneyimlediğine işaret etti. 
            Türkiye'nin geçmişte de çok sayıda mülteciye kapılarını açtığını anımsatan Soylu, Bulgaristan'dan Türkiye'ye Turgut Özal döneminde soydaşların getirildiğini, 300 bin kişi geleceği zaman "ne yapacağız" diye düşünüldüğünü anlattı. Soylu, şöyle konuştu:
            "Bunu ilk kez deneyliyor değiliz. Ama ilk kez bu kadar yüksek bir göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Bunun kendi içerisinde birtakım problemleri muhakkak olacaktır. Ama biz bunu niye karşılıyoruz, yıllarca biz aynı bayrak altında beraber yaşadık, aynı kıbleye beraber yöneldik, aynı millet içerisinde beraber olduk ve aynı millet olduk, ayrı bir millet değil. Şimdi bu insanların başına büyük bir sıkıntı geldi ve bu sıkıntıda bizim onlara sırtımızı dönmemiz doğru olmaz. Bu bir imtihandır." 
Bunun kendi görüş ve düşünceleri olduğunun altını çizen Soylu, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin atlatılabilmesinde de milletin hamiyetperverliğinin payının bulunduğuna dikkati çekti. 
            - "Türkiye'de genel suç trendi düşmektedir" 
            Bakan Soylu, bu konuyu 'Acaba bunun üzerinden iktidara vurabilir miyim?' anlayışıyla siyasal mesele haline getirmeye çalışanların olduğunu ifade etti. 
            Suriyelilerin Türkiye'de bulunmasının çok doğal olarak ekonomik açıdan bir külfeti de getirdiğini dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: 
            "Şunu söylemek gerekir, her tecavüz ve taciz olayını bu adamların üzerine yıkmak haksızlık. Türkiye'de yılda 30 bin taciz ve tecavüz vakası oluyor. Bunun ancak 749'u, 800 civarı Suriyeliler tarafından yapılıyor. Oysa bunların Türkiye içerisindeki oranı yüzde 4 ile 4,5 arasındadır. 10'a bile tekabül etmeyen bir süreçtir ve bunun bir kısmı kendi aralarında gerçekleşmektedir. 
            Suç olayına karışmaları da çok nettir. Türkiye'de genel suç trendi düşmektedir. Yani Türkiye'de yaklaşık ilk 9 ayda, 1 milyon 963 bin civarında suça karışma oranı var. Bunların ancak 29 bini Suriyeli. Ve gittikçe bu trend azalmakta. İddia edilen şuydu, 'uyum ve entegrasyon sebebiyle, zaman geçtikçe bunların suç eğilimleri artacak' deniyordu. Dikkat ederseniz 1,4'ten 1,2'ye, 0,8'e..." 
            Bu noktada aile, diyanet, eğitim ve sağlık alanında Suriyeliler için yürütülen çalışmaların önemine ve Suriyelilerin Türkiye'yi tanımaya başlamasının etkisine dikkati çeken Soylu, yoğun bir entegrasyonla beraber uyum politikalarını ortaya koymaya çalıştıklarını kaydetti. 
            Soylu, "Milletimiz şunu bilsin. Suç işleyen kim varsa biz gereğini yerine getiririz. Hemen de getiriyoruz." dedi. 
            - "Suriyeli dilencilerin oranı 10'da 1" 
            Bakan Soylu, Suriyelilerin yoğun olduğu yerlerde aynı zamanda Göç Danışma Merkezleri'nin kurulduğunu ve bu çalışmaların devam ettiğini belirterek, uyumu ortaya koyabilmek için ilgili birimlerle büyük bir çaba sarf edildiğini dile getirdi. 
            Soylu, şunları kaydetti:
            "Bütün bunlarla birlikte 'Efendim Suriyeliler dilenci...' İçişleri Bakanı olduğum günden itibaren dilencilere yönelik operasyon yaptırıyoruz. Oran 10'da 1'dir, ama 10'da 8'i 'biz Suriyeliyiz' diyor. Meseleyi netice itibarıyla öyle yansıtıyorlar. Ve Suriyeli dilencileri de artık Türkiye'de barındırmıyoruz. İlk önce bir kampa alıyoruz, ondan sonra da 'kusura bakmayın' diyoruz. Suça karışanlara da aynısını söylüyoruz. Bu konuda Suriyelilerin Türkiye'de yaşayan eşraflarından da istifade ediyoruz ve fayda sağlıyoruz.
            Şunun bilinmesini isterim, bir kere suç oranının Türkiye'de genel nüfusa oranı 2,5'tir. Suriyelilerin de 0,8'dir. Bu üçte birinin altındadır yani. Bu 0,8'in de büyük bölümü kendi aralarındaki tartışmadır. Yüzde 50'si, yüzde 60'ı kendi aralarındaki tartışmadan kaynaklanmaktadır." 
            Bakan Soylu, bu rakamların içerisinde Suriyelilerin mağdur olduğu olayların da bulunduğunu vurguladı. 
            - "Bu çabalara hep beraber karşı durmalıyız" 
            Dilencilerin ve suça karışan Suriyelilerin geri gönderilmesi sürecine ilişkin bilgi veren Soylu, bu kişilerin önce kampa alındıklarını, eğer benzer bir fiilde yakalanırlarsa, uluslararası sözleşmeler açısından gönüllü olarak memleketlerine gönderildiklerini belirterek, söz konusu uygulamanın, "bu işi yapmayın" anlamına geldiğini ifade etti. 
            Üç-dört ay önce yeni bir uygulamanın da başladığını açıklayan Bakan Soylu, şöyle konuştu: 
            "Özellikle Suriyeli olup da Ege'den kaçmaya çalışanlara yönelik de benzer metotlar uyguluyoruz. Onları da kampa alıyoruz ve onları bir daha ortada bırakmıyoruz. Aslen bırakmak gerekebilir ama bütün bunları ciddi bir şekilde kontrol altında tutmaya çalışıyoruz. Yani olayı seyrediyor değiliz. Tam tersine eğitimden sağlığına, Diyanet'ine kadar bütün meselelerin üzerindeyiz.
            Bir mesele daha var; yok 'TOKİ'den ev veriliyor, asgari ücret veriliyor...' Bunların hepsi Türkiye'nin içerisini başka bir noktadan karıştırmaya çalışanların başaramadığı ve Türkiye içerisinde bu tezvirat, bu dedikodu üzerinden 'acaba bir karmaşıklık oluşturabilir miyim' diye ortaya çıkarılan, 'Türkiye'nin içerisinde bir noktayı tetikleyebilir miyim' diye bir süreci oluşturmaya çalışanların çabaları. Bu çabalara hep beraber karşı durmalıyız." 
            - "Avrupa göç meselesini beceriksiz ve başarısız bir şekilde yönetiyor" 
            İçişleri Bakanı Soylu, mültecilerin aynı zamanda yaşadığı vatan özlemine vurgu yaparak, "260 bini geri döndü. Bize kabahat buluyorlar, özellikle bazı siyasi partilerde, bazı milletvekilleri bunların üzerinden ciddi bir şekilde süreç ortaya koyuyorlar ve toplumu tahrik etmeye çalışıyorlar." dedi. 
            Soylu, Suriyelilerin geri dönüşüne serbestiyet tanımalarının nedenini şu sözlerle açıkladı:
            "Özellikle Cerablus, El Bab, Azez, Mare ve Afrin'in bir kısmı, buraları görsünler de buralara gitsinler, eğer kendi toprakları ve evleri orada sağlıklı duruyorlarsa orada konuşlanıp hayatlarına devam etsinler. Ama bu imkan oranın tamamında söz konusu değil. Böyle bir imkan yok. Evi, barkı, toprağı yok, başkası el koymuş, onu oraya sokmuyor. Netice itibarıyla orada yaşayabilecek, barınabilecek, hayatını idame ettirebilecek herhangi bir fonksiyonu yok. Şimdi bu fonksiyonu ortaya koyana, 'evet, gidin görün' diyoruz ve 260 bini bugüne kadar geri döndü. Bu, Türkiye'nin bizatihi başarısıdır." 
            Buradaki hedefin, mümkün olduğu çerçevede, Suriyelilerin tamamının geri gönderilmesi olduğunu vurgulayan Soylu, "Bunun yanı sıra başka bir başarımız daha var. Dikkat edin, Almanya'da 65 Afgan'ın geri gönderilmesi sebebiyle hükümet bozuluyordu. İngiltere'de İçişleri Bakanının istifasının, ki çok başarılı bir İçişleri Bakanıydı, temel sebeplerinden bir tanesi yine göç meselesidir. Göç meselesi öyle hafife alınabilecek bir mesele değildir. Avrupa bu meseleyi yönetemiyor, beceriksiz ve başarısız bir şekilde yönetiyor." diye konuştu. 
            - "Yaklaşık 24 bin Afgan'ı geri gönderdik" 
            Bakan Soylu, "Yaklaşık 24 bin Afgan'ı şu son 10, 11 ay içerisinde charter seferler ve uçaklarla Afganistan'a geri gönderdik. Dünyada böyle bir operasyon söz konusu değildir." açıklamasında bulundu. 
            Bu noktada Afgan tarafının da Türkiye'ye ciddi bir şekilde destekte bulunduğunu aktaran Soylu, şimdi aynısının Pakistanlılarla gerçekleştirilmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. 
            Soylu, bu vatandaşların insan gücü ve ekonomi açısından Türkiye içinde tutulmasının da bir ihtiyaç olabildiğini ve bunun ilgili muhataplarla planlayarak yapılabileceğini ifade ederek, düzensiz bir göç durumunda ise bunu hemen engellediklerini anlattı. 
            İçişleri Bakanı Soylu, Afgan hükümetiyle yapılan anlaşmayla, Türkiye'den geri gönderilenlere orada iş yeri açma gibi olanakların sağlandığını belirterek, "Bu işi Yunanistan'la da yapabilseydik, mesela 24 bini geri göndermek demek, oradan bu göçmen kaçakçılarının iştahını kesmek demek, oradaki insanlara 'Bak gelirseniz sizi geri gönderiyorlar' demek." ifadesini kullandı. 
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, düzensiz göçle mücadele kapsamında, bu yıl 4 bin 382 organizatör ve 205 bin 523 düzensiz göçmenin yakalandığını bildirdi.
            Yasa dışı göçün engellenmesi ve sınır güvenliğinin artırılması konusuna değinen Soylu, Afganistan'dan Pakistan'a, Irak'tan Afrika'ya kadar ciddi bir göç baskısı bulunduğunu belirterek, Türkiye'nin bu göç baskısının hem hedefi hem de geçiş ülkesi olduğunu söyledi. 
            İran'da 2,5 milyon Afganlı bulunduğunu ifade eden Soylu, yaşanan ekonomik kriz ve dalgalanma nedeniyle İran'dan da Türkiye'ye ve Avrupa'ya geçiş yapmak isteyenlerin olduğunu belirtti. 
            Bakan Soylu, Türkiye'nin İran'la yüzlerce kilometrelik sınırı bulunduğuna dikkati çekerek, buralarda ciddi önlemler almaya çalıştıklarını anlattı.  
            Şu ana kadar sınırda sadece 81 bin Afganlı ile 36 bin 500 civarında Pakistanlının yakalandığını bildiren Soylu, "Her Batılı ile karşılaştığımızda bunu ifade ediyoruz. Bunun sebebi, biz değiliz. Sebebi, Kaşıkçı meselesinde değerlendirme ortaya koyanlar. Sorumluluğu orada görüp, dünyadaki ortaya konulan gelir eşitsizliğinde görmeyenler. Hakkaniyetsizlikler, adaletsizlikler, insafsızlıklar, bütün bunlarda görmeyenler... Amerika'dan Avrupa'ya kadar.             Böyle bir çizgi var." ifadelerini kullandı. 
            Soylu, göçün bir süreç değil, bir sonuç olduğunu, Batı'nın bu göçü engellemek için çaba sarf ettiğini ancak yapılan muamelenin Yunanistan kamplarında ve Avrupa'daki birtakım muamelelerden de apaçık görüldüğünü vurguladı.  
            Göç meselesi hakkında süslü salonlarda değerlendirme yapmanın kolay bir durum olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
            "Bütün Avrupa bir milyon kişi ile hemhal oluyor. Bizim sadece Suriyeli sayımız, 3 milyon 581 bin. Afgan, Irak, Pakistan ve Afrikalılar var. Etrafımızdaki birçok ülkeden insanlar var. Avrupa niçin bu konuya temas etti. Türkiye'nin batı bölgesinden, denizlerden ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya bir geçiş söz konusu. Avrupa'nın bu konuda Türkiye'ye hak vermesinden sonra bir ortak mutabakat ortaya çıktı. Mutabakat çerçevesinde geri kabul, maddi destek ve vize serbestisi konularının hiçbiri işlemedi. İşleyen taraf Türkiye, bu konuda sorumluluklarını yerine getiren taraf da Türkiye'dir."
            - "205 bin düzensiz göçmen yakaladık"
            Soylu, düzensiz göç rakamlarına ilişkin bilgi verirken, "2015'te 8 bin 500 kişi adalara geçiyordu, 2017'de 79, şu an ilk on ayda 86, yıl sonu itibarıyla yine 80'lerde kalır. Geçen sene Türkiye 175 bin düzensiz göçmen yakaladı. Şu anda 205 bin düzensiz göçmen yakaladık." diye konuştu. 
            Göçmenlerin Yunanistan'a gitmelerinin serbest bırakılması konusunda getirilen eleştirilere de değinen Soylu, şu değerlendirmeyi yaptı:
            "Bunu kamuoyunun da bilmesi lazım. Türkiye bu yönetmeye çalıştığımız göç meselesini yönetemez bir hale gelir. Bu sefer, yüzbinler Türkiye'ye akar ve Türkiye'nin üzerinden bir yol alarak Yunanistan, Bulgaristan kara sınırı hattı üzerinden Avrupa'ya geçer. Biz bunu karşılayamayız. Burada yapılması gereken ve Yunanistan'ın yapması gereken, oraya geçen kadar bize geri alma mekanizmasında mutabakata vardığımız sayıyı gönderselerdi. Bu sefer şu olacaktı. Bunun organizatörleri var. 4 binin üzerinde organizatör var. Bu işten ticaret elde elde edenler de var."
            - "4 bin 832 organizatör var" 
            Bakan Soylu, düzensiz göçle mücadele kapsamında, 4 bin 382 organizatör ve 205 bin 523 düzensiz göçmenin yakalandığını bildirdi. Göçmen kaçakçılığında geçen yıl Ukraynalı organizatörlerin olduğunu şimdi ise bir kısmının Iraklı, bir kısmının da Suriyelilerden oluştuğunu söyledi.
            Türk güvenlik güçlerinin düzensiz göçle mücadelede gösterdiği üstün performansa dikkati çeken Soylu, Türkiye'nin bu konuda gösterdiği gayreti Yunanistan tarafının göstermediğini vurguladı.
            Soylu, Yunanistan'ın bu konuda Avrupa'dan daha fazla maddi destek almaya çalıştığını, bu durumu kabul etmenin Türkiye'nin çabalarına haksızlık olacağını kaydetti. 
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. ByLock operasyonlarından daha ciddi operasyonlardır. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır." dedi.
            Terör örgütleriyle mücadelede, üst düzey yöneticilere yönelik bir hedefleme yapıldığını belirten Soylu, "Biz bu hedeflemede bugün ciddi bir şekilde başarı ortaya koyduk. Sığınağından barınağına kadar, kırmızı renklisinden, yeşil, gri, mavi renklisine kadar terör örgütünü psikolojik ve fiziki olarak çok büyük bir hüsrana uğrattık ve uğratmaya da devam ediyoruz." ifadesini kullandı.
            Soylu, 95'i bu yıl olmak üzere, bugüne kadar toplam 371 üst düzey teröristin de etkisiz hale getirildiğini hatırlattı.
            - Kayyum süreci
            "Şu ana kadarki kayyum sürecinden memnun musunuz, vatandaş memnun mu?" şeklindeki soruyu cevaplayan Soylu, vatandaşların kayyum sürecinden ve yapılan hizmetlerden memnun olduğunu söyledi.
            Devletin, HDP'li belediyelere yeterli para vermediği iddialarının hatırlatılması üzerine, bunların gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Soylu, "Burada paranın iktisatlı ve doğru kullanılması önemlidir. Bir de heyecanla kullanılması önemlidir." dedi.
            Soylu, güvenlik güçlerinin kararlılıkla sürdürdüğü terörle mücadeleye, kayyumların, doğu illerinde görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin ve doktorların da çalışmalarıyla destek verdiğini bildirdi.
            Devletin görevinin, ülkenin her noktasında terörle iltisaklı olanlara karşı hukukun gereğini yerine getirmek olduğuna işaret eden Soylu, "DHKP-C terör örgütünün musallat olduğu belediyeyi biz ayakta tutabilir miyiz? Doğru mu tutmak?" ifadesini kullandı.
            Terör örgütüne destek verenlerin tespit edildiğini ve gereğinin yapıldığını aktaran Soylu, "Kamuoyu çok bilmiyor ama Diyarbakır'da birtakım iş yerlerine, PKK'ya direkt finans sağlayan iş yerlerine kayyum atadık. Bunu sağlamaya devam edeceğiz. Yani terör örgütüyle iltisakı, irtibatı, desteği olan kim varsa buna ait önlemeyi yapmak, devlet olarak ve hukukun gereği olarak bizim temel görevimizdir." diye konuştu.
            Kayyum atanmayan HDP'li belediyelerin olduğu hatırlatılarak, bu noktada nasıl bir çalışmanın yapıldığının sorulması üzerine Soylu, terör örgütleriyle aralarında bir bağ tespit edilmeyen belediyelere yönelik bir işlem yapılmadığını dile getirdi.
            - FETÖ ile mücadele
            Türkiye'nin, FETÖ ile mücadelesinin hangi aşamada olduğuna ilişkin soruyu da cevaplayan Soylu, Türkiye'nin diğer terör örgütleriyle eş zamanlı olarak FETÖ ile mücadelesini de başarılı şekilde devam ettirdiğini hatırlattı.
            FETÖ ile mücadelenin büyük bir titizlikle sürdürüldüğüne değinen Soylu, "Dönem dönem bu mücadeleden bizi alıkoymak isteyenler, 'çok abartıyorsunuz' diyenler de olmuştur. Ama belki de Türkiye'nin dönümü 15 Temmuz'dur. Bunu, olayların sıcaklığı itibarıyla bugün görebiliyor, söyleyebiliyor ve tam tespit ediyor değiliz, ama 15 Temmuz'da Türkiye hem millet hem ülke hem de devlet olarak büyük bir haksızlıkla karşı karşıya kaldı. Bunu böyle görmezsek büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalırız." değerlendirmesinde bulundu.
            Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesinin farklı alanlarda devam ettiği bilgisini veren Soylu, "Türkiye, bir, kurum yapılanmalarına yönelik operasyonlar yaptı. İki, bunların gaybubet evleri, hijyen evleri kendilerinin tuttuğu evler, bunlara yönelik operasyonlar yaptı. Bunların mahrem imamları var, bir yapılanmaları var. Bunlara yönelik operasyonlar yaptı. Diğer birtakım operasyonlar yaptı. Bunları da bir taraftan ByLock operasyonları ile destekledi, birtakım devlete sızan ve devlete girmek için sınav usulsüzlüğü operasyonlarıyla destekledi. Aynı zamanda da ankesör, ardışık arama operasyonlarıyla destekledi." şeklinde konuştu.
            Bakan Soylu, itiraf ve ifadeler üzerinden operasyonlara devam edildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
            "Şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. ByLock operasyonlarından daha ciddi operasyonlardır ve devam ediyor. Yargı, kolluk kuvvetleri burada omuz omuza büyük mücadele vermektedir. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren, Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır. Bunu çok net şekilde söylüyorum."
            - "Bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır"
            Yapılan operasyonlarla, devletin içerisindeki FETÖ bağlantılarının tamamen temizleneceğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
            "Ankesör ve ardışık aramalarla bağlantılı çok enteresan bir şey var, burada yakaladıklarımızdan yüzde 30'un üzerindeki itirafta bulunuyor ve 'Evet' diyor 'Biz böyleyiz' diyor. Başka bir yüzde 30 daha söyleyeyim, bunların yüzde 30'u da daha önceki meselelerde, 1-2 yıllık meselelerde de bu işin içerisindeler. Yani çok önemli bir alana, verimli bir araziye girildi ve orada da çok iyi bir sonuç alınıyor. Burada da titiz çalışılıyor. Kılı kırk yararak yanlış bir iş yapmamak için, elimizdeki bu verimli araziyi de tüketmemek için arkadaşlarımız çok önemli bir çalışma ortaya koyuyorlar.
            Bunlar, ülkemizin bağımsızlığı için önemli adımlardır. Çünkü yargıda mesele biraz daha belliydi. Nasıl belliydi? Herkes tarafını almıştı. Emniyetteki meselede herkes kimin kim olduğunu bir şekilde biliyordu ve kurumlar içinde bu yüzde 80'ler, 90'lar çerçevesinde belliydi. Ama diğer kurumlarda, özellikle bizim biraz daha dışarıdan baktığımız, yargının biraz daha dışarıdan baktığı, istihbarat örgütlerimizin hulul etmekte zorlandığı alanlarda zorluk yaşıyorduk. Onlara yönelik de iyi bir ipucu yakalandı ve oradan da ciddi bir şekilde yürünmektedir."
            Soylu, Adalet Bakanlığı ve tüm yargı mensuplarıyla birlikte FETÖ'ye karşı omuz omuza ciddi bir mücadele ortaya koyduklarını vurgulayarak, "Milletimiz şunu iyi bilsin, bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır." ifadesini kullandı.
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bin 170 nüfus memuru alacaklarını belirterek, bu memurların bir ay içerisinde  göreve başlayacaklarını bildirdi. 
            Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünce işlemleri yapılan kimlik, ehliyet ve pasaportlara ilişkin bir soru üzerine Soylu, "Aslında bir çılgınlık yaptık." değerlendirmesini yaptı. 
            Kimlik, ehliyet ve pasaportların üçünü bir arada Nüfus İşleri Genel Müdürlüğüne geçirdiklerini anlatan Soylu, "Bir tarafta dükkanı kapattık emniyette, nüfusta dükkanı açtık. Bin 170 nüfus memuru alıyoruz. Bugün yarın biter, bir ay içerisinde inşallah başlarlar. Bu önemli bir şey. Bütün hazırlıklarını yaptık." diye konuştu.
            Nüfus idaresindeki terminallerin sayılarını da ciddi bir şekilde artırdıklarını belirten Soylu, tüm nüfus idarelerine ortaya koydukları büyük gayretten dolayı teşekkürlerini iletti.  
            Eksikleri de olduğunu belirten Soylu, "Pasaporta bugün müracaat edersiniz en geç 3 gün içerisinde elinizdedir. Acil almak istiyorsanız da iki saatte pasaportunuzu alır gidersiniz, burada bir problemimiz yok. Pasaportta Türkiye'nin hiçbir noktasında problemimiz yok. Ehliyet ve nüfus kağıdında da İstanbul ve kısmen Ankara hariç. Aslında nüfus kağıdında çok iyi bir noktadayız. 30 milyon kişiye bugüne kadar yeni kimlik kartı verdik, 29 milyon 500 bin." ifadelerini kullandı. 
            Bu kimlik kartının kendine ait özellikleri olduğunu vurgulayan Soylu, hem genel anlamda hem de vatandaşın güvenliği açısından yeni kartların taşıdığı önemi anlattı.
            Soylu,  yol kontrollerinde yeni kimlik kartı olduğunda barkod okuyucu ile bir saniyede kişinin bilgilerine ulaşıldığına dikkati çekerek,  "Birçok avantajını kullanmaya çalışıyoruz. Yeni bir yazılım yapıyoruz şimdi. Zannediyorum 15- 20 gün içerisinde devreye girecek. Bu yazılımla birlikte kimlik kartları müracaat ettiğinizde 5+1 günde evinize geliyor. Ama özellikle İstanbul'da biraz daha randevu problemimiz var. Tam kapasiteyle çalışıyoruz ama bunu da ayarlıyoruz." dedi.
            Randevu konusundaki problemi de yakın bir zamanda çözeceklerini ifade eden Soylu, 10 hizmetin 6'sının randevuyla, 4'ünün ise günlük müracaatla verildiğini, bu kapsamda randevu oranının yüzde 80-90'lara çıkarılmasının önemini dile getirdi. 
            Pasaportta ve ehliyette randevu sorunu olmadığını ancak kimliklerde, özellikle İstanbul ve kısmen Ankara'da, bu sorunun yaşandığını anlatan Soylu, "Onu da aşağıya çekebilme kabiliyetimiz bir yazılım işidir. Onu da çok yakın bir zamanda yapıp sağlayacağız. Dört dörtlük bir hizmet gittiği kanaatindeyim." dedi
            - "Valiliklerin devreye girmesiyle koordinasyon sağlandı"
            Soylu, taksicilere ve stokçulara yönelik şikayetler üzerine yayınlanan genelgelere vatandaşların ve valiliklerin dönüşlerine ilişkin de bilgi verdi.
            Türkiye'nin döviz dalgalanması içinde esir edilmeye çalışıldığını, vatandaşın bu duruma sağduyuyla yaklaştığını, meselenin hangi kökten sirayet ettiğini bildiğini anlatan Soylu, bu durumu fırsata çevirmeye çalışanların olabileceğini söyledi.
            Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Bakanlıklarının devreye girdiğini ve tüm birimlerin koordine edilebilmesi amacıyla valiliklere genelge gönderildiğini ifade etti.
            Valiliklerin devreye girmesiyle koordinasyonun sağlandığını, fahiş fiyat ve buradan fırsatçılık sağlamaya yönelik gerekli tedbirlerin alındığını aktaran Soylu, vatandaşların da konuya ilişkin olumlu dönüşlerinin olduğunu dile getirdi.
            Taksicilerin yağmur yağarken bazen "kısa mesafe gitmem" gibi söylemlerinin olabildiğini anlatan Soylu, vatandaşların rahatsız edecek gürültü çıkarma, sigara içme, argo sözler sarf etme gibi durumlarla da karşılaşabildiğini belirtti.
            - "Vatandaşımız temiz bir taksiye binecek"
Denetlemelerin esnaf odalarıyla beraber yapıldığını, onların da bu durumdan memnuniyet duyduğunu vurgulayan Soylu, taksicilere yönelik şikayetler üzerine genelge yayınladıklarını hatırlattı. Bu konuyla ilgili atılan adımların herkesi sevindireceğini anlatan Soylu, şöyle konuştu:
            "Attığımız adımlar taksicilerimizin de vatandaşımızın da hoşuna gidecek. Bunu özellikle gerçekleştireceğiz. Yakın bir zamanda göreceksiniz, 'bu gerekliydi' diyeceksiniz. Bu gerekli olan adımı da atacağız. Bu denetlemelerin nasıl olduğunu da hep birlikte göreceğiz. Vatandaşımız taksiye bindiği zaman temiz, kendisine en yüksek nezaketle davranılan taksiye binecek. Rızık Allah'tandır. Uzun mesafe kısa mesafe diye bir şey mi var?"
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucuyla mücadele kapsamında bu yıl 17 bin 57 kişinin tutuklandığını, halen 50 bin "torbacı"nın da cezaevinde olduğunu bildirdi.
            Bakan Soylu, Türkiye'nin "uyuşturucu sağanağı" altında bulunduğunu ifade etti.
            Soylu, hükümetin uyuşturucuyla mücadele konusunda topyekün çalışma yürüttüğüne işaret ederek, geçmişte oluşturulan "okulların etrafında uyuşturucu satılıyor" algısının ciddi bir kanaat olduğunu ve tehlikenin boyutunu ortaya koyduğunu söyledi.
            Güvenlik birimlerine uyuşturucuyla etkin mücadele edilmesi talimatı verdiğini hatırlatan Soylu, bunun arkasında uyuşturucuya bağlı ölümlerin artmasının olduğunu dile getirdi.
            Soylu, 2013'te 232, 2014'de 497, 2015'te 590, 2016'da 920, 2017'de 941 kişinin, bu yılın 7 ayında da 119 kişinin doğrudan uyuşturucu kullanımından hayatını kaybettiğini aktararak, bu konuda ciddi telaşa kapıldığını vurguladı.
            "Trendci bir adamım. Bu trend tehlikeli bir trend. Yükseliyor ve bir anda arttı." diyen Soylu, bunun üzerine yoğunlaştırılan operasyonlar neticesinde bu yıl tutuklanan sayısının 17 bin 57'ye ulaştığını belirtti. Soylu, "Bu az bir rakam değil. Şu an 50 bin torbacı cezaevinde." diye konuştu.
            Operasyonlarda yakalanan eroin miktarının 14 tonu aştığını, kimyasal uyuşturucuda artış olurken, esrar üretiminde düşüş meydana geldiğini aktaran Soylu, bunun nedeninin Doğu ve Güneydoğu'daki kenevir tarlalarına yönelik gerçekleştirilen operasyonlar olduğunu söyledi.
            Süleyman Soylu, bu duruma karşı yaklaşık 20 bin okulu güvenlik şemsiyesi altına aldıklarını, uyuşturucu ve organize suç şebekelerini izleme, dinleme yetkisi veren TCK'nin 220. maddesinden de güç alarak pek çok uyuşturucu ve organize suç çetesini çökerttiklerini vurguladı.
            Soylu, şöyle devam etti:
            "Okulların diğer yerlerin güvenliğini tam anlamıyla sağlayabilirsek ki burada Kent Güvenlik Sistemleri önemli, parkların ve sokakların ışıklandırılması önemli, tek adım atmıyoruz. Türkiye'yi adım adım dolaştık. Tüm belediye başkanlarına valilere ve kaymakamlara metruk binaların yıkılmasının lazım geldiğini söyledik ve yıkıyoruz da. Bazen gündüz, bazen gece yıkıyoruz. Vatandaşımızı bu dertten kurtarmak için bir çabayı ortaya koymaya çalışıyoruz. İnşallah düşüşü sağlarsak, trend haline gelirse sonra da Yeşilay'ın çok güzel çalışmaları var, inşallah onlar da bu yıl sonu itibarıyla hayatiyet bulacaktır. Onlar da birtakım rehabilitasyon merkezleri yapıyor. Bunlara da ihtiyacımız var. Kaymakamlıklarda kurduğumuz uyuşturucu ile mücadele merkezleri var. Burada aileler üzerinden ve anlık takip ediyoruz. Valilik ve kaymakamlıklarda oluşturduğumuz 'Açık Kapı'mız var. 'Uyuma' diye bir akıllı telefon sistemi oluşturduk."
            - Sosyal medya tepkisi
            Sosyal medyada infiale yol açan Atatürk'e hakaret içerikli video ile bazı çocuklara yönelik cinsel içerikli tacizde bulunup, çektiği görüntüleri yayınlayan kişilere karşı gerekli yasal işlemlerin yapıldığını, bu konuda kolluk kuvvetleri ve savcılıkların dikkatli davrandığını ifade eden Soylu, şunları kaydetti:
            "Sadece Türkiye'de değil, dünyada da bu trend var. Özellikle olumsuzluk olmaz mı? 81 milyonun yaşadığı bir ülkeyiz. Her türlü olumsuzlukla karşı karşıya kalırız. Her türlü sapkınlıkla da karşı karşı kalabiliriz. Ama önemli olan bizim güvenlik kuvvetlerimizin, yargımızın, hukukumuzun bu sapkınlıklara müsamaha göstermemesidir. Vatandaş da bunu bekler. Ülkemizin birtakım hassasiyetleri var. Buralardan da birtakım dejenerasyonlar üretmeye çalışıyorlar. Dini, milli ve tarihi hassasiyetlerimiz var. Bu hassasiyetlerimizi zedelemek isterler. Sosyal medya dediğimiz unsur da bu hassasiyetlerimiz... Böyle bir ahlaksızlık, edepsizlik olabilir mi? İki tane erkeği, genç çocuğu para karşılığında sosyal medyada öpüştürmek, böyle bir şey olabilir mi? Ne yaparız? Biz nasıl kendimizi ifade edebiliriz? Medeniyet, insanlık, tarih, anne, baba, aile, kültür, görenek. Bu nedir yani?  Bunun sosyal medyadan yayınlanması ve gülerek, eğlenerek ifade edilmesi. Çocuklarımıza nasıl sahip çıkabiliriz? Gelecek nesillerimize ne bırakabiliriz? Çok doğal olarak sosyal medyada herkesin kendini ifade edebildiği bir mecra olduğu için yükseliyor. 
            Atatürk büstüne gidip, bu büstün üzerinden toplumun kesimlerini tahrik edebilmek üzere, herkesi birbirine kamplaştırabilmek adına yapılan provokasyonlara elbet seyirci kalınmaz. Biz bunun hukuk olarak gereğini yapıyoruz. Ama vatandaşımızın da bunu bilmeye hakkı var."
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "285 motosikleti trafiğe veriyoruz, bu sene 5 bin polisi trafiğe vereceğiz, yıllardan beri artmıyordu. Şu anda 2 bin 800'ünü tamamladık, eğitimleri de bitti." dedi.
            Yeni sistemin bambaşka bir düzen getirdiğini belirten Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın takdiriyle yeni sistemle milletvekillerinin, hem milletvekili hem bakanlık yapma kabiliyetinin ortadan kalktığını söyledi.
            Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdiriyle bakan olduğunu belirten Soylu, "Yeni dönemin bakanlığı, eski dönemin bakanlığından bir nebze olsun şu süreçte iyi. Ama tecrübelerimle gördüğüm önümüzdeki 4-5 ay sürecinde çok daha farklı bir noktaya ulaşacaktır. Çok daha siyasi bir süreçten çok daha teknik ve iş odaklı bir sürece doğru bakanlar kendisini eviriyor." diye konuştu.
            - "Emniyet kemerini takın, cep telefonuyla konuşmayın"
Israrlı denetim yapıldığında kazaların azaltıldığını dile getiren Soylu, özellikle Kurban Bayramında kara yollarındaki trafik yoğunluğunun yüzde 53 arttığını ifade etti.
            Soylu, trafikle ilgili bir "politika belgesi" oluşturduklarını vurgulayarak, bu politika belgesinde birçok madde olduğunu anlattı.
            Maket araçların konulduğu noktalarda kazaların yüzde 17,5 azaldığını aktaran Soylu, sürücülere seslenerek, "Emniyet kemerini takın, cep telefonuyla konuşmayın, süratli gitmeyin, şehir içinde makas atmayın başka bir şey istemiyoruz." dedi.
            - "Abartı egzozun cezası bin 2 liraya çıkıyor"
            TBMM'ye sunulan kanun teklifiyle ilgili AK Parti grubuna teşekkür eden Soylu, "Millet neden şikayetçi? Geceleri uyuyor, abartı egzozla ses çıkartarak geçiyor. Çocuk kalkıyor yarın imtihan var, yarın önemli bir toplantı var, sabaha kadar kimsenin gözüne uyku girmiyor. Şimdi abartı egzozun cezası bin 2 liraya çıkıyor ve araba bağlanacak." şeklinde konuştu.
            Araçla makas atma ve çakarları kullanan araçlar konusunda da bilgi veren Bakan Soylu, şunları kaydetti:
            "Drift, gecenin bir yarısı ses geliyor, araba kendi etrafında dönüyor. 5 bin liraya çıkardık. Paranız varsa dönün, psikotekniğe gidecek, psikoloğa gidecek. Meclisten geçerse, inşallah da geçer. Bu şu değildir. Bu her şeyi bitirmez. Bu önleyici tedbirdir. Esası eğitimdir. Bir taraftan Milli Eğitim Bakanlığımızla çok iyi koordinasyonlar yapıyoruz, bir taraftan TRT bu işin içerisine giriyor."
            - "Kemer takma" denetimi 10 kat arttı
            "250 bin polis ve 100 bin jandarmaya trafiğin dışında bundan sonra ceza kesebilme ve uyarabilme yetkiniz var." dediklerini hatırlatan Soylu, son bir ayda "kemer takma" ve "telefon kullanımı" konusundaki denetlemelerin 10 kat arttığını dile getirdi.
            "285 motosikleti trafiğe veriyoruz, bu sene 5 bin polisi trafiğe vereceğiz, yıllardan beri artmıyordu. Şu anda 2 bin 800'ünü tamamladık, eğitimleri de bitti." diyen Soylu, meydana gelen bir kazanın bütün mühendisliğini çıkarabildiklerine değindi.
            İçişleri Bakanı Soylu, "Neden oldu, bir daha olmaması için ne yapmamız lazım. Mola merkezleri yapıyoruz. Bu merkezlerde otobüs duruyor, kemerleri yok, 'size ceza kesmeyeceğiz ama 5 dakikalık bir filmimiz var onu izleyin' diyoruz ve 5 dakikalık filmi izlettiriyoruz." ifadesini kullandı.
            - Helikopter ve drone denetimi
            Polis ve jandarmanın helikopterlerinin bulunduğunu hatırlatan Soylu, "Artık yoğun güzergahlarda helikopterlerle ve 'drone'larla denetim yapıyoruz. Bundan da ciddi sonuçlar alıyoruz." dedi.
            Soylu, 350 bin trafik polisinin, 21 bin de fahri müfettişlerinin olduğuna dikkati çekerek, "Tespit ettikleri zaman bitti. Aynı zamanda cezalar çok arttığı için caydırıcılık da burada ortaya çıkacaktır. Makas konularında da denetimimiz ve tespitlerimiz 10 kat arttı. Kent güvenlik yönetim sistemlerimiz var, kameralarımız var, 'drone'larımız  var. Birçok gözümüz var, üçüncü gözümüz çok." diye konuştu.
            - Vatandaşlar için uygulama 
            Vatandaşlara, trafikteki sürücü hatalarını ihbar etme imkanı verilmesine ilişkin değerlendirmesi de sorulan Soylu, "UYUMA programı gibi bir uygulama oluşturalım. Strateji Başkanlığımız çalışıyor. Biz, sosyal medyada da olsa meseleyi görelim gereğini yerine getiririz. Sosyal medya izleme ağlarımız var." açıklamasında bulundu.
            Alkol testlerinin son zamanda azalıp azalmadığıyla ilgili soruya ise Soylu, "Yok tam tersi, geçen gün alkol operasyonu yaptık. Bin 601 sürücü belgesini, alkolden geri aldık." yanıtını verdi.
        -"Hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe aldık"
            Soylu, özellikle hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe alındığının altını çizerek, "2017'de ilk 9 ayda Ankara'da günde 30 hırsızlık oluyordu. Şimdi 10 hırsızlık oluyor. Bunda da bekçilerimizin büyük payı vardır. 30'dan 10'a düştü. Bunu, Ankara'da yaşayan vatandaşlarımız da günlük hayatlarında hissediyorlardır. İstanbul'da 78'di, şu anda 57. Onu da aşağıya çekeceğiz. İzmir'de 19'du, şu anda 8." dedi.
            - "Yaya öncelikli trafik bir devrim"
            İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, asayiş konusunda ve olayların aydınlatılmasında da ciddi şekilde farklar olduğunu anlattı.
            Şehir hayatını daha güvenli hale getirmek durumunda olduklarını ifade eden Soylu, bunu hep beraber sağlayacaklarını dile getirdi.
            Türkiye'nin yaya öncelikli bir trafiğe geçtiğini belirten Soylu, "Vatandaş adımını attığında frene basacak ve duracak. Bu bu devrimdir. Bu devrimi hep beraber kanunla birlikte hayata geçirebilme adımını atmalıyız." ifadesini kullandı.
 
 
 
 
 
 
 
https://www.tccb.gov.tr/
https://www.tbmm.gov.tr/
https://www.turkiye.gov.tr/
https://www.cimer.gov.tr/
 
 
  • Bakanlık
    • Hakkımızda
    • Teşkilat Şeması
    • Tarihçe
    • Projeler
    • Bakanlık Birimleri
    • Yayınlar
    • Mevzuat
    • Kurumsal Kimlik
    • Sıkça Sorulan Sorular
  • Bakanlık Birimleri
    • Hizmet Birimleri
      • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
      • Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü
      • AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı
      • KİHBİ Dairesi Başkanlığı
      • Eğitim Dairesi Başkanlığı
      • Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
      • Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü
      • Personel Genel Müdürlüğü
      • Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
      • Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı
      • Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü
      • İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı
      • İller İdaresi Genel Müdürlüğü
      • Strateji Geliştirme Başkanlığı
      • Araştırma ve Etütler Merkezi Başkanlığı
      • Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Başkanlığı
      • İç Denetim Birimi Başkanlığı
    • Bağlı Kuruluşlar
      • Emniyet Genel Müdürlüğü
      • Jandarma Genel Komutanlığı
      • Sahil Güvenlik Komutanlığı
      • Göç İdaresi Başkanlığı
      • Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • Hizmetlerimiz
  • Faaliyetlerimiz
  • Valilikler
  • İletişim
  • İlgili Bağlantılar
    • Resmi Gazete
    • Personel E-Kılavuz
    • Resmi İstatistikler
    • Kamu Hizmet Standardı Tablosu
    • Etik Komisyonu
    • Türk İdare Dergisi
    • İç Kontrol Çalışmaları
    • Stratejik Plan
    • Mülki İdare Bölümleri
Bakanlık
  • Hakkımızda
  • Teşkilat Şeması
  • Tarihçe
  • Projeler
  • Bakanlık Birimleri
  • Yayınlar
  • Mevzuat
  • Kurumsal Kimlik
  • Sıkça Sorulan Sorular
Bakanlık Birimleri
Hizmet Birimleri
  • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
  • Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü
  • AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı
  • KİHBİ Dairesi Başkanlığı
  • Eğitim Dairesi Başkanlığı
  • Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
 
  • Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü
  • Personel Genel Müdürlüğü
  • Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
  • Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı
  • Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü
  • İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı
 
  • İller İdaresi Genel Müdürlüğü
  • Strateji Geliştirme Başkanlığı
  • Araştırma ve Etütler Merkezi Başkanlığı
  • Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Başkanlığı
  • İç Denetim Birimi Başkanlığı
Bağlı Kuruluşlar
  • Emniyet Genel Müdürlüğü
  • Jandarma Genel Komutanlığı
  • Sahil Güvenlik Komutanlığı
  • Göç İdaresi Başkanlığı
  • Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Güncel
  • Haberler
  • Duyurular
  • Basın Açıklamaları
  • Hizmetlerimiz
  • Faaliyetlerimiz
  • Valilikler
  • İletişim
İlgili Bağlantılar
  • Mülki İdare Bölümleri
  • İç Kontrol Çalışmaları
  • Kamu Hizmet Standardı Tab.
  • Resmi Gazete
  • Personel e-Kılavuz
  • Resmi İstatistikler
  • Stratejik Plan
  • Etik Komisyonu
  • Türk İdare Dergisi
 

İçişleri Bakanlığı’nı Takip Edin

 

     
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı
Bakanlıklar Ankara Telefon:
(0312) 422 40 00 - Santral
  • Kullanım ve Gizlilik
  • Kişisel Verileri Koruma Kanunu Aydınlatma Metni
  • Site Haritası
  • Erişilebilirlik Özellikleri
  • Salt Metin Görünümü
  • Daha Belirgin Odaklama
© Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı
Sizlere daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz 🍪 Çerez politikamız hakkında bilgi edinmek için tıklayınız